RSS

Kategori arşivi: Tarih

Dumlupınar Üniversitesi DPÜ kayıt yenileme tarihleri

FAKÜLTE / YÜKSEKOKUL / MESLEK YÜKSEKOKULU
KAYIT YENİLEMELERİ İLE İLGİLİ ÖNEMLİ DUYURU

Kayıt Yenileme Tarihleri 13-14-15 Şubat 2013 (Öğrencilerimiz ders seçme işlemlerini
Öğrenci Bilgi Sistemi üzerinden şahsen yapabilecekleri gibi
isteyen öğrencilerimiz birimlerinde danışmanları nezaretinde
de yapabilirler )
Derslerin Başlama Tarihi 18 Şubat 2013
Ders Ekleme / Silme Son Tarih 25 Şubat 2013
ÖNEMLİ NOT
-Ders ekle/sil 25 Şubat 2013 tarihinde sona erdiğinden bu tarihten sonra ekle/sil yapılmayacaktır.
-Kayıt süresi içinde kaydını yapmayan öğrenci, mazereti ile ilgili belgeleri bir dilekçe ekinde okuluna
mutlaka ekle/sil günleri içerisinde ulaştırmak zorundadır. Ekle/sil gününden sonra yapılan mazeret
başvuruları işleme alınmayacaktır.

KAYIT YENİLEME AŞAMALARI
1. Kayıt yenileme tarihleri içerisinde Öğrenci Bilgi Sistemine girerek derslerinizi seçiniz.
(İsteyen öğrencilerimiz ders seçme işlemini birimlerinde danışmanları ile birlikte yapabilirler.)
2. Ders Kayıt Formu çıktısını mutlaka alınız.
3. Kayıt yenileme tarihleri içerisinde DPÜ ÖBS’den sorgulayabileceğiniz veya Ders Kayıt Formunda
yazılı olan harç tutarını T.C. Ziraat Bankası’nın tüm şubelerinden T.C. Kimlik numarası ile
ödeyiniz. Banka şubelerinde öğrencilerin ödeyecekleri harç miktarları görülmeyecek,
OBS’den sorgulayabilecekleri veya ders seçimi işleminden sonra alınacak ders kayıt
formlarında yazılı olan harç tutarları ödenecektir. (ATM, EFT ve Havale ile Ödeme
Yapılmayacaktır.)
Harç tutarını ödemek için gittiğinizde görevli memura,
“100 KODUNA ÖN LİSANS/LİSANS KATKI PAYI OLARAK ….TL” ödeyeceğinizi bildiriniz.
Not 1 : Yaptığınız ödeme tipleri dekont üzerine yazılacaktır. Doğru kodla yatırdığınızı kontrol
ediniz. Yanlışlık varsa aynı gün aynı şubeden düzelttiriniz. Doğru kodla yatırmamanız durumunda
sistem kayıt onayına izin vermeyecektir.
Not 2 : Banka görevlisinin tahsilatı yapamaması durumunda tahsilatı
“Kurum Tahsilatları/Genel Tahsilat/Kurum Tahsilatı/DPÜ Beyan Tahsilatları/100 Kodlu
Önlisans/Lisans Katkı Payı” menüsünden yapmasını tarif ediniz.
4. Öğrenci Bilgi Sitemine girerek seçtiğiniz dersleri kontrol ederek kaydınızı onaylayınız. (Ders
Kayıt Formunuzda yazılı olan harç tutarınızdan eksik ödeme yapmanız durumunda sistem
kaydınızı onaylamayacaktır. Bu nedenle eksik ödemiş olduğunuz farkı ödeyiniz) Eğer OBS’de
ve Ders Kayıt Formunuzda belirtilen harç miktarının ödemeniz gereken harç miktarından fazla
olduğunu düşünüyorsanız okulunuz öğrenci işleri ile irtibat kurunuz.
5. Kayıt yenileme işleminiz tamamlanmıştır.
6. Ders Kayıt Formu öğrenci tarafından muhafaza edilecek ve okuluna verilmeyecektir. Ders
kaydı ile ilgili ihtilaf çıkması durumunda öğrenci Rektörlük Ders Kayıt Formunu ibraz etmek zorundadır.
7. Ders kayıt işlemini tamamladıktan sonra ekle / sil yapacak öğrencilerimiz 25 Şubat 2013
tarihine kadar ekle / sil işlemini yapabilecektir.
8. Öğrenci Bilgi Sistemi üzerinden derslerini seçerek varsa harç tutarını ödeyen ve ders kaydını
onaylayan öğrenci ayrıca danışmanına kaydını onaylatmayacaktır.
9. Harç dekontu öğrenci tarafından muhafaza edilecek ve okuluna verilmeyecektir. Harç ile ilgili
ihtilaf çıkması durumunda öğrenci harç dekontunu ibraz etmek zorundadır.
10. Öğrenci Bilgi Sistemi parola sıfırlama, cep telefon numarası değişikliği, harç tutarı v.b.
konular için Fakülte / Yüksekokul / Meslek Yüksekokulu öğrenci işleri ile irtibata geçilecektir.

http://www.rektorluk.com/dpu/dumlupinar-universitesi-dpu-kayit-yenileme-tarihleri.html

 
Yorum yapın

Yazan: 14/02/2013 in Anasayfa, Gündem, Tarih

 

Etiketler: , , ,

E-Reçete Nasıl Yazılacak? İşte Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları

01.07.2012 tarihi itibariyle e-reçete uygulaması başlayacaktır. Konu ile ilgili olarak SGK’nın yazılım çalışmaları tamamlanmıştır. Elektronik reçetelerin oluşturulacağı sağlık hizmet sunucularının yazılım alt yapılarını tamamlaması amacıyla Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzu hazırlanarak https://medeczane.sgk.gov.tr/doktor

adresinde yayımlanmıştır. Ayrıca konu ile ilgili olarak hastane ve aile hekimliği bilgi yönetim sisteminden sorumlu kişilere ve yazılım firmalarına gerekli eğitimler de verilmiştir.

E-reçete uygulamasının kolay anlaşılabilmesi, akıllara gelebilecek sorulara cevap verilmesi, uygulama birlikteliğinin sağlanması, olası sorunların ortadan kaldırılması amacıyla -REÇETE SIK SORULAN SORULAR dokümanı hazırlanmıştır.

E-reçete oluşturma ve ereçete geri ödeme kriterleri ilgili mevzuatta ayrıca belirtilmektedir. Bu doküman, hazırlandığı

tarihteki ilgili mevzuata uygun olarak hazırlanmıştır. Bu nedenle zaman içerisinde ilgili evzuatta oluşabilecek değişikliklere de bu doküman haricinde ayrıca dikkat edilmesi gerekmektedir.

E-reçete pilot uygulaması esnasında Kuruma iletilen sorular ve bu süre içerisinde yapılan mevzuat düzenlemelerine göre doküman güncellenmiştir.

SORU 1) E-reçete nedir?

CEVAP 1) Sağlık hizmet sunucularının sistemleri üzerinde, hekimler tarafından,Kurumun duyurduğu ve tanımladığı şekilde oluşturulup MEDULA sistemine elektronik ortamda kaydedilerek elektronik reçete numarası verilmiş olan reçeteler e-reçete (elektronik reçete) olarak tanımlanmaktadır.

SORU 2) E-reçete uygulamasının yapılmayacağı sağlık hizmet sunucuları hangileridir? 

CEVAP 2) Reçete oluşturulan tüm sağlık hizmet sunucularında e-reçete uygulamasına geçilmesi esastır. Ancak e-reçete oluşturulması için gerekli teknik alt yapının mevcut olmadığı;

Birinci Basamak Resmi Sağlık Kuruluşlarından; Kamu idareleri bünyesindeki kurum hekimlikleri, sağlık ocağı, verem savaş dispanseri, ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, sağlık merkezi ve toplum sağlığı merkezi, 112 acil sağlık hizmeti birimi, üniversitelerin medikososyal birimleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin birinci basamak sağlık üniteleri ve belediyelere ait poliklinikler tarafından oluşturulmuş reçeteler,

Birinci Basamak Özel Sağlık Kuruluşlarından; İşyeri hekimleri tarafından düzenlenen reçeteler,

İkinci Basamak Resmi Sağlık Kurumlarından; Türk Silahlı Kuvvetlerinin 2 inci basamak hastaneleri tarafından oluşturulan reçeteler,

Üçüncü Basamak Resmi Sağlık Kurumlarından; Türk Silahlı Kuvvetlerinin 3 üncü basamak hastaneleri tarafından oluşturulan reçeteler,e-reçete uygulaması kapsamı dışındadır. Bu birimlerde üretilen tüm reçeteler, teknik alt yapılar hazır olana kadar eskiden olduğu gibi manuel olarak oluşturulacaktır.

Yukarıda belirtilen resmi ve özel sağlık kuruluşları MEDULA hastane sistemini kullanmaya başlamaları veya teknik alt yapılarını oluşturmaları halinde e-reçete uygulamasına geçeceklerdir.

SORU 3) Elektronik reçete olarak yazılmayacak ilaçlar/ilaç grupları hangileridir?

CEVAP 3) Elektronik reçete olarak yazılmayacak ilaçlar/ilaç grupları;

– Majistral olarak yazılacak olan ilaçlar,

– İthal ilaç grubuna giren kişiye özel yurt dışından getirtilen ilaçlar, için yazılan reçeteler manuel yazılmaya devam edilecektir.

SORU 4) Elektronik reçete yazılmayacak kişiler kimlerdir?

CEVAP 4) Elektronik reçete yazılmayacak kişiler;

-Yabancı ülkelerle yapılan “Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri” kapsamında Kurum tarafından sağlık hizmeti verilen kişiler,

-İlgili mevzuatta tanımlanan Kurum MEDULA hastane sisteminden provizyon alınamamasına rağmen sağlık hizmeti sunulan kişilere ait reçeteler,hekimler tarafından manuel olarak yazılmaya devam edilecektir.

SORU 5) E-reçetede yer alacak olan bilgiler nelerdir?

CEVAP 5) E-reçetede yer alan bilgilerin içeriği Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda belirtilmiştir. E-reçetede yer alan bilgiler detaylı olarak anlatılmaktadır. Bu nedenle e-reçetede yer alan tüm bilgiler bu kılavuzdan erişilebilir. Ancak uygulamada birlikteliği sağlamak, yanlış anlamaları ortadan kaldırmak amacıyla bu bilgilerden bazıları aşağıda detaylı olarak açıklanmıştır.

1. Reçete Alt Türü; – Ayaktan Reçetesi

– Yatan Reçetesi

– Günübirlik Reçetesi

– Taburcu Reçetesi

– Acil Reçetesi

– Yeşil Alan Reçetesi

– Evde Bakım Reçetesi

Hekimin reçete alt türü seçeneğini gerekli durumlarda seçmesi gerekmektedir. Genel olarak reçete alt türünün seçilmesine gerek yoktur. İstisnalar aşağıda belirtilmektedir;

Ayaktan, Yatan, Günübirlik Reçetesi seçenekleri; Hastanın takibinde bulunan tedavi türüne göre e-reçete ekranına sağlık hizmet sunucusunun yazılımı tarafından seçili olarak getirilecektir.

Acil Reçetesi seçeneği; Takibin provizyon tipinin acil olmasına veya takip alınan branşa göre sağlık hizmet sunucusunun yazılımı tarafından seçili olarak getirilecektir.

Taburcu Reçetesi seçeneği; Hekim tarafından seçilmesi gerekmektedir.

Taburcu reçetesi seçimine tedavi türü yatan ise izin verilecektir.

Yeşil Alan Reçetesi seçeneği; Hekim tarafından seçilmesi gerekmektedir.

Evde Bakım Reçetesi seçeneği; Hekim tarafından seçilmesi gerekmektedir.

2. Reçete Türü; – Normal

– Kırmızı

– Turuncu

– Mor

– Yeşil

Reçete türü seçeneği ekranda normal seçilmiş olarak gelecektir. Hekim kırmızı, turuncu, mor, yeşil reçete kapsamında bir ilaç yazacaksa reçete türü olarak ilgili reçeteyi seçmesi gerekmektedir.

Reçete türü normal seçildiği halde diğer reçete türlerinde bir ilaç yazılırsa uyarı verilerek buna izin verilmeyecektir.

Ancak kırmızı, turuncu, mor ya da yeşil reçete türü seçilirse bu reçete içerisine bu kapsamdaki ilaçlar ile birlikte normal reçete türündeki ilaçlarda yazılabilecektir.

Kırmızı, turuncu, mor ve yeşil reçeteler e-reçete olarak oluşturulmuş olsalar dahi Sağlık Bakanlığının ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda yine manuel olarak oluşturulmaya devam edilecek ancak Kuruma ibraz edilmeyecektir.

3. Reçete Tarihi;

Reçete tarihi, Medula Takip No Tarihi olarak hekimin ekranına sağlık hizmet sunucusunun otomasyon sistemi tarafından otomatik olarak getirilecektir. Ancak istenirse reçete tarihi bu tarihten daha ileri bir tarih olarak seçilebilir. Bu tarihten geri bir tarih seçilemez.

4. İlaç adı;

Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda Kurum sisteminde kayıtlı olan ilaçların;

– Aktif ilaç listesi (Kurumca geri ödemesi yapılan ilaçların listesi)

– Aktif ilaç pasif barkod listesi (Kurumca ilacın geri ödemesi var ancak bu ilaca

ait geri ödemesi yapılmayan barkodların listesi)

– Pasif ilaç listesi (Kurumca geri ödemesi yapılmayan ilaçların listesi) listelerinin sağlık hizmet sunucuları tarafından alınabilmesi amacıyla web servis hazırlanmıştır. Bu servis Medula sisteminin çalışma yoğunluğunun en az olduğu gece 23:00- 07:00 saatleri arasında çalışacak olup sağlık hizmet sunucuları bu listeleri

tarihe bağlı olarak alabilirler.

Bu listelerin sağlık hizmet sunucuları tarafından güncel olarak alınması çok önemlidir.

Aksi taktirde ödenen bir ilaç hekim tarafından ödenmeyen, ödenmeyen bir ilaçta hekim tarafından ödenen olarak değerlendirilebilecektir. Bu durumda hasta mağduriyeti oluşabilecektir.

Hekim SGK’nın geri ödemesini yaptığı bir ilacı seçebileceği gibi SGK’nın geri

ödemesini yapmadığı bir ilacıda seçerek e-reçeteye yazabilecektir. Ancak e-reçetenin

MEDULA sistemine kaydı esansında ilacın SGK’nın geri ödeme listesinde yer almadığı

bilgisi MEDULA sistemi tarafından ilgili tesise bildirilecektir.

5. Kutu adedi; Kutu adedi bu bölümde belirtilecektir.

6. Kaç Kez/Seferde Kaç Doz; İlacın kaç sefer (doz 1 alanı) ve her bir seferde hangi miktarda (doz 2 alanı) verileceği belirtilecektir. Sağlık hizmet sunucularına ödenen/ödenmeyen ilaç listeleri verilirken aynı listeler içerisinde “ambalaj miktarı” ve “tek doz miktarı” bilgileri de verilmektedir.

Kaç kez(doz1) alanına ilacın belirlenen peryodda kaç sefer verileceği yazılacaktır.

Seferde kaç doz(doz2) alanına her bir seferde ne kadar miktar ilaç kullanılacağı.

Bu bölümde ilaç miktarları ile ilgili ayrıca bir bilgi eklenmesi istenirse bu bilgi ilaç açıklama alanına eklenebilecektir. Örneğin e-reçetede simetrik doz yazılmasına karşın hasta eğer ilacı gün içerisinde veya günler arası farklı dozlarda kullanacaksa bu durum ilaç açıklama alanında belirtilecektir.

7. Kullanım periyodu/Birimi; 

Hekim bu bölümde “Kaç kez/Seferde Kaç doz” bölümüne yazdığı bilginin hangi sürede ne sıklıkla kullanılacağını belirleyecektir. Örneğin gün içerisinde sabah 1 adet akşam 1 adet ilaç kullanılacaksa bu bölümde 1 günde sabah 1 adet/akşam 1 adet ilaç kullanılacağının yazılması gerekmektedir.

Örnek 1; İçinde 10 tablet olan A ilacının “Kaç kez/Seferde Kaç doz” 2*1 yazıldığını kabul edelim. Hekim “Kullanım peryodu” bölümünde “1″, “Birimi” bölümünde de “günde” seçerse “hasta, 1 günde 2*1 tablet kullanacaktır” anlamındadır.

Örnek 2; İçinde 3 adet tablet bulunan B ilacının “Kaç kez/Seferde Kaç doz” 1*1 yazıldığını kabul edelim. Hekim “Kullanım peryodu” bölümünde “1″, “Birimi” bölümünde de “haftada” seçerse “hasta, 1 haftada 1*1 tablet kullanacaktır” anlamındadır.

Bu bölüm hekimlerin bugüne kadar kullanmadıkları bir alandır. Hata yapılma ihtimali en yüksek olan alanlardan birisidir. Bu nedenle doğru kullanılması çok önemlidir. Bu bölüme tedavi süresi yazılmayacaktır. Bu bölüme tedavi süresinin yazılması halinde reçete yanlış oluşturulmuş olacaktır. Bu ayrıntı çok önemlidir. Tedavi süresinin belirtileceği alan ilaç açıklama alanında yer alan “tedavi süresi” alanıdır.

8. Kullanım şekli; Bu alana ilacın kullanım şekli belirtilecektir. Eğer ilaç kullanım şeklinin belirtilmesine gerek yoksa bu alana herhangi bir kullanım şeklinin belirtilmesine gerek yoktur.

9. İlaç açıklama alanı; SUT’un “6. İlaç Temini Ödeme Esasları” başlıklı bölümü ve bu bölüm ile ilgili SUT eklerinde, bazı ilaçların kullanımı için düzenlenecek reçetelerin ekinde ibrazı istenilen belgelerde aranan bilgiler, e-reçete uygulamasında e-reçete içinde belirtilecek olup ayrıca belge istenmeyecektir. Örneğin endikasyon dışı ilaç kullanım yazısının tarih ve sayı ile geçerlik süresi, güvenlik izlem formunun ilgili mevzuat hükümlerine göre uygun olarak hasta adına düzenlendiği ibaresi ve sürekli görevle yurtdışına gönderilenlerin yurt dışı görevine dair resmi belgenin tarih ve sayısının e-reçetede belirtilmesi zorunludur. İlaç açıklama alanında hangi bilgilerin nereye yazılacağı aşağıda detaylı olarak belirtilmiştir.

a. Teşhis/Tanı; ICD-10 tanı kodu e-reçetede ayrıca belirtilmektedir. Bu alana ise SGK’nın geri ödeme kapsamında yer alan ilaç ile ilgili özellikle olması istenen teşhis/tanı yazılacaktır. Hekim bu alana isterse ayrıca teşhis/tanıda yazabilir.

b. Hasta Güvenlik ve İzlem Formu; Güvenlik ve İzlem formu Sağlık Bakanlığının ilgili mevzuatında belirtildiği şekilde oluşturulmaya devam edilecektir. Ancak e-reçete uygulamasında bu formun “ilgili mevzuat hükümlerine göre uygun olarak hasta adına düzenlendiği” ibaresi belirtilecektir.

c. Endikasyon Dışı Kullanım İzni; Endikasyon dışı kullanım izni işlemleri Sağlık Bakanlığının ilgili mevzuatında belirtildiği şekilde yapılmaya devam edilecektir. Ancak e- reçete uygulamasında bu iznin yazısının ” tarih ve sayı ile geçerlik süresi” belirtilecektir.

d. Tetkik Sonucu; Bu alana SGK tarafından geri ödemesi yapılan ilaç ile ilgili tetkiklerin adı, yapıldığı tarih ve sonuçları yazılacaktır.

e. Tedavi Süresi; Bu alana ilgili mevzuat gereği istenilen tedavi süreleri yazılacaktır.

f. Diğer; Bu alana hekim tarafından istenirse yazılan ilaca ait açıklama yazılacaktır. Ayrıca sürekli görevle yurtdışına gönderilenlerin yurt dışı görevine dair resmi belgenin tarih ve sayısı da bu alana yazılabilecektir.

10. Doktor sertifika kodu; Bu alan boş gönderilebileceği gibi gereken durumlarda aile hekimliği sertifikası veya hemodiyaliz sertifikası bilgisi gönderilecektir.

11. Reçetede tanılar; Tanı olarak ICD-10 tanı kodları seçilecektir.

12. Reçete açıklama alanı; Bu alan ilaç açıklama alanı ile tamamen aynıdır.Gereken durumlarda açıklama bilgileri reçete açıklama alanına da eklenebilmektedir.

SORU 6) E-reçete yazılırken ilaç seçiminde yalnızca SGK’nın geri ödeme kapsamındaki ilaçlar mı yazılabilir? 

CEVAP 6) Hayır yalnızca SGK geri ödeme kapsamında bir ilaç yazılmak zorunda değildir. Aynı zamanda SGK geri ödeme kapsamında olmayan ilaçlarda e-reçeteye yazılabilir. Ancak SGK geri ödeme kapsamında olmayan bir ilaç yazılması durumunda MEDULA tarafından hekime bu ilacın/ilaçların SGK geri ödeme kapsamında olmadığı bilgisi dönülecektir. Hekim bu ilacı/ilaçları isterse değiştirebilir. Ancak eczanede SGK geri ödeme kapsamında olmayan ilacın kaydına izin verilmeyecektir.

SORU 7) E-reçete sağlık hizmet sunucusu tarafından nasıl oluşturulur?

CEVAP 7) Sağlık hizmet sunucularının e-reçete oluşturulabilmeleri için; Kurum tarafından yayımlanan Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda uygun olarak AHBS (Aile Hekimliği Bilgi Yönetim Sistemi) ve HBYS (Hastane Bilgi Yönetim Sistemi) sistemlerinin MEDULA sistemine e-reçete entegrasyonunun yapılmış olması zorunludur. Ereçete oluşturulma işleminde hekim ve hastane otomasyon sisteminin oluşturacağı bilgiler mevcuttur. Hekim oluşturduğu bilgiler ve sağlık hizmet sunucusunun otomasyonunun oluşturduğu bilgiler bir araya gelerek e-reçeteyi oluşturmaktadır.

SORU 8) E-reçete sağlık hizmet sunucusu tarafından MEDULA sistemine nasıl kaydedilecektir?

CEVAP 8) Sağlık hizmet sunucusu tarafından oluşturulan e-reçeteler Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda belirtilen SGK’ya kaydet metodu ile MEDULA sistemine kaydedilebilecektir. E-reçete kaydı başarılı ise bu durum MEDULA tarafından ilgili sağlık hizmet sunucusuna “sonuç başarılı” olarak bildirilecektir. Her bir ereçete için elektronik reçete numarası oluşturulmuş olacaktır.

SORU 9) Elektronik reçete no nedir?

CEVAP 9) E-reçetelerin oluşturulduğu sağlık hizmet sunucusu tarafından MEDULA sistemine kaydedilmesi sonrası MEDULA sistemi tarafından her bir e-reçete için üretilen numaraya Elektronik Reçete No denir.

SORU 10) Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda yer alan EHU ONAYI nedir? 

CEVAP 10) Kurum tarafından ilgili mevzuatta belirtilen durumlarda enfeksiyon hastalıkları uzmanı tarafından e-reçetenin EHU ONAYININ yapılması gereken durumunda e-reçete üzerinde yapılabilmektedir. E-reçete öncelikle bir başka hekim tarafından oluşturulur. Daha sonra kılavuzda belirtilen metod ile EHU ONAYI işlemi yapılabilir. Bu onayın yapılmasında mevzuat hükümlerine dikkat edilmesi gerekmektedir.

SORU 11) Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda YATAN HASTA REÇETESİ ONAYI nedir? 

CEVAP 11) Sağlık hizmet sunucularının yatan hastalarına ilaçlarını temin etmeleri ve hastaya aldırmamaları esastır. Ancak Kurum tarafından ilgili mevzuatta düzenlendiği şekilde yatan hastalara kullanılan ilacın serbest eczaneden temin edilmesi amacıyla hastaya reçete düzenlenmesi durumunda reçetenin başhekimlik tarafından onaylanması gerekmektedir. Bu onaylama işlemi yapılabilmesi amacıyla “YATAN HASTA REÇETESİ ONAYI” işlemi yapılması gerekmektedir. Bu onayın yapılmasında mevzuat hükümlerine dikkat edilmesi gerekmektedir.

SORU 12) E-reçete sağlık hizmet sunucu tarafından MEDULA sisteminden tekrar nasıl görüntülenecektir?

CEVAP 12) Sağlık hizmet sunucusu yalnızca kendi tesisinde oluşturulmuş olan e-reçeteyi Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda belirtilen SGK’dan oku metodunu kullanarak MEDULA sisteminden görüntüleyebilir. Bu amaçla iki yöntem oluşturulmuştur;

1-Elektronik reçete no ile reçeteyi oku; E-reçetenin oluşturulduğu sağlık hizmet sunucusu tarafından Elektronik Reçete No girilerek, ya da

2- TC Kimlik Numarasından tüm reçeteleri oku; E-reçetenin oluşturulduğu sağlık hizmet sunucusu tarafından TC Kimlik No bildirilerek o kimlik numarasına ait tüm e-reçeteler görüntülenebilmektedir.

SORU 13) E-reçete sağlık hizmet sunucu tarafından MEDULA sisteminden nasıl silinecektir?

CEVAP 13) Sağlık hizmet sunucusunca oluşturulan e-reçeteler, Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda belirtilen SGK’dan sil metodu ile MEDULA sisteminden silinebilmektedir. Ancak eczaneden karşılanmış olan e-reçeteler hekim tarafından MEDULA sisteminden silinemez.

SORU 14) E-reçete MEDULA sisteminden silinebilir mi?

CEVAP 14) Sağlık hizmet sunucusu tarafından MEDULA sistemine kaydedilmiş bir e-reçete eczane tarafından karşılanmamış ise oluşturduğu sağlık hizmet sunucusu tarafından MEDULA sisteminden silinmesi mümkündür. Ancak eczanede karşılanmış bir ereçetenin silinmesine izin verilmeyecektir.

SORU 15) Hekim tarafından e-reçete numarası alınarak oluşturulmuş ancak eczane tarafından karşılanmamış bir e-reçete üzerinde hekim tarafından tekrar işlem yapılabilir mi?

CEVAP 15) Eczane tarafından karşılanmamış olan e-reçete hekim tarafından tekrar görüntülenebilmektedir. Eczane tarafından karşılanmamış olma şartıyla hekim tarafından görüntülenen e-reçete üzerinde değişiklik yapılması için e-reçetenin MEDULA sisteminden silinerek yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bu durumda e-reçete numarasının değişeceği unutulmamalıdır.

SORU 16) Eczane tarafından görüntülene ancak henüz MEDULA eczane sistemine kaydetmedikler e-reçeteler üzerinde eczacı tarafından hangi değişiklikler yapılabilecektir? 

CEVAP 16) E-reçete görüntüleme işlemi sonrası reçete giriş ekranı üzerinde henüz MEDULA eczane sistemine eczacı tarafından kaydedilmemiş e-reçete üzerinde eczane tarafından;

– İlaç dozunun azaltılmasına, (Kurumca belirlenecek tarihe kadar)

– Kullanım periyodu ve biriminin değiştirilmesine, (Kurumca belirlenecek tarihe kadar)

– İlacın e-reçeteden çıkartılmasına,

– İlacın adedinin azaltılmasına

Medula eczane sistemi izin vermektedir.

SORU 17) Eczane tarafından karşılanan e-reçetelerin MEDULA eczane sistemine kaydında hangi alanların eczane tarafından işlem görmeye devam edecektir?

CEVAP 17) Eczaneler tarafından reçete giriş ekranında bulunan “teşhisler”, “karekodlu”, “özel durum”, “eşdeğer ilaç”, rapor seç” ve “tedavi şeması” işlemlerini yapmaya devam etmesi gerekmektedir. Diğer alanlar e-reçete olarak MEDULA eczane reçete giriş ekranında görünecektir. ilgili mevzuatta oluşabilecek değişikliklere de bu doküman haricinde ayrıca dikkat edilmesi gerekmektedir.

SORU 18) Eczane tarafından karşılanarak MEDULA eczane sistemine kaydedilmiş bir e-reçete üzerinde hekim tarafından değişiklik yapılabilir mi?

CEVAP 18) Eczane tarafından karşılanarak MEDULA eczane sistemine kaydedilmiş e-reçete üzerine hekim tarafından;

– ilaç açıklama alanı eklenmesi,

– reçete açıklama alanı eklenmesi,

– EHU ONAYI yapılması,

– ICD 10 tanı kodu ekleme işlemi yapılabilmektedir.

SORU 19) Elektronik reçete eczane tarafından nasıl görüntülenecektir?

CEVAP 19) Kurum tarafından eczanelere sağlanan MEDULA eczana sistemi üzerinde yer alan “e-reçete sorgu” bölümünden TC Kimlik No ve Elektronik Reçete No / TC Kimlik No ve Takip No ile e-reçeteler görüntülenecektir. Bu nedenle reçete yazılan hastaya elektronik reçete numarası ya da medula takip numarasının verilmesi gerekmektedir. Ereçetenin sağlık hizmet sunucusu tarafından oluşturulduğunun emin olunması amacıyla öncelikle elektronik reçete numarasının hastaya verilmesi gerekmektedir. Ancak Takip No da verilebilir.

SORU 20) Kurum tarafından geri ödeme amacıyla inceleme işlemi yapılan e-reçetenin eczaneye iadesi yapılmasının gerektiği durumda iade işlemi nasıl yapılabilir? 

CEVAP 20) Geri ödeme amacıyla Kurumun ilgili birimine teslim edilmiş e-reçetenin ilgili mevzuat hükümlerine istinaden eczaneye iade edilmesi gerektiği durumlarda e-reçetenin iade işlemleri MEDULA eczane sistemi üzerinden Kurumun ilgili birimleri tarafından yapılacaktır.

SORU 21) E-reçete oluşturulurken ıslak imza yerine hekim tarafından ne kullanılacaktır?

CEVAP 21) SGK tarafından elektronik imza uygulamasına geçilinceye kadarhttps://medeczane.sgk.gov.tr/doktor adresinden hekimlere SGK KURUMSAL HEKİM ŞİFRESİ verilecektir. Bu şifrelerin belirtilen web adresindenalınması gerekmektedir. Hekim tarafından alınan bu şifre e-reçetenin sistem üzerinden SGK’ya kaydedilmesi aşamasında kullanılacaktır.

SORU 22) SGK KURUMSAL HEKİM ŞİFRESİ nedir?

CEVAP 22) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yalnızca hekimlere verilen şifredir. Bu şifre hekime aittir. Bir başkası ile paylaşılamaz. Hekim dilediği zaman şifresini değiştirebilmektedir.Şifrenin hekim tarafından periyodik olarak güncellenmesi doğru olacaktır.

SORU 23) SGK KURUMSAL HEKİM ŞİFRESİ hekimler tarafından nasıl alınacaktır?

CEVAP 23) Hekimler şifrelerini https://medeczane.sgk.gov.tr/doktor web adresine girerek temin edeceklerdir. Yapılacak işlemler ile ilgili kılavuz aynı web adresinde mevcuttur.

SORU 24) SGK KURUMSAL HEKİM ŞİFRESİ ile hangi işlemler yapılacaktır?

CEVAP 24) E-reçete oluşturup Sosyal Güvenlik Kurumu’na kaydedilebilmesi SGK KURUMSAL HEKİM ŞİFRESİ ile mümkündür. Bu şifre olmaksızın e-reçete oluşturması mümkün değildir.

Ayrıca https://medeczane.sgk.gov.tr/doktor adresinden bu şifre aracılığıyla giriş yapılması halinde genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olunanların kullandığı;

– elinde bulunan henüz bitmemiş ilaçlar,

– raporlu ilaçlar,

– e-raporlar MEDULA sisteminden görüntülenebilecektir.

SORU 25) MEDULA sisteminin ve/veya sağlık hizmet sunucusuna ait sistemlerin çalışmaması nedeniyle e-reçetenin düzenlenememesi halinde manuel reçete yazılabilecek midir? 

CEVAP 25) MEDULA sisteminin ve/veya sağlık hizmet sunucusuna ait sistemlerin çalışmaması nedeniyle e-reçetenin düzenlenememesi halinde reçete manuel olarak düzenlenecek ve hekimin kaşe-ıslak imzası ile imzalanacaktır. Bu şekilde oluşturulmuş reçeteler eczane tarafından MEDULA eczane sistemine kaydedilerek karşılanabilecektir

SORU 26) Eczaneler manuel reçete kabulüne devam edecek midir?

CEVAP 26) Reçete üzerinde e-reçete numarası var ise bu reçete eczane tarafından elektronik olarak karşılanacaktır Ancak sağlık hizmet sunucuları tarafından sistemin çalışmaması nedeniyle e-reçete oluşturulamaması durumlarında reçeteler manuel olarak düzenleneceğinden bu tür reçeteler eczaneler tarafından önceden olduğu gibi yine kabulüne devam edilecektir.

SORU 27) Yeşil kartlı olarak anılan Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1), (3) ve (9) numaralı alt bentleri kapsamında sayılan kişilerin üniversite ve özel sağlık hizmet sunucularına ilgili mevzuatta belirtildiği şekilde başvurulması halinde e-reçete eki belgesi olarak sevk belgesi Sosyal Güvenlik Kurumuna geri ödeme amacıyla ibraz edilecek mi?

CEVAP 27) Yeşil kartlı hastaların üniversite ve özel sağlık hizmeti sunucularına müracaatlarına ilişkin olarak Kurumca yayımlanan “Mülga 3816 sayılı Kanun” konulu 2012/10 sayılı genelgede belirtilen hükümler çerçevesinde SUT ‘un 3.1.1.A maddesine göre sevk ile müracaat edilen sağlık hizmeti sunucularınca düzenlenen reçetelere istinaden temin edilen ilaçların Kurumca karşılanabilmesi için (Kurum e-sevk uygulaması ülke çapında devreye alınana kadar) sevk belgesinin bir nüshasının faturaya eklenmesi gerekmektedir.

http://www.erecetesgk.com/node/21

 
 

Etiketler: , , , , , , ,

İç Anadolu Bölgesi ve Bölümleri

Coğrafi açıdan İç Anadolu Bölgesini bölümleri ile birlikte inceleyeceğiz.

İÇ ANADOLU BÖLGESİ

Bölge, Anadolu’nun orta kısmında yer alır.

Yüz ölçümü bakımından ikinci sırada yer alan bölge, Güneydoğu Anadolu Bölgesi haricinde bütün bölgelere komşudur.

Ülkemizde en fazla plâtonun bulunduğu bölge burasıdır. Düz alanların fazla olması ulaşımın gelişmesini sağlamıştır.

Ülkemizin en az yağış alan bölgesi burasıdır. Bölge birbirinden farklı dört bölüme ayrılmıştır.

a. Konya Bölümü
Konumu: Bölüm, İç Anadolu Bölgesi’nin güneybatı kısmını oluşturur.

Yer şekilleri:

Bölüm, genellikle düz alanlardan oluşur. Karadağ ve Karacadağ bölümdeki sönmüş volkan dağlarıdır. Konya ovası, Obruk plâtosu bölümde en büyük düz alanlardır. En büyük gölleri, Tuz, Akşehir ve Eber gölleridir.

İklim ve bitki örtüsü:

Bölümde karasal iklim görülür. İç Anadolu Bölgesi’nin en az yağış alan bölümü burasıdır. Özellikle Tuz gölü çevresi ülkemizin en az yağış alan yeridir. Bitki örtüsü bozkırlardan oluşur.

Nüfus ve yerleşme:

Konya Bölümü, İç Anadolu Bölgesi’nin en seyrek nüfuslu yerlerindendir. Nüfusun büyük kısmı Toros dağlarının kuzey yamaçlarında bölüm sınırları içinde kalan yerlerde bulunur. Bölümdeki il merkezleri Konya, Karaman ve Aksaray’dır.

Bölümdeki en büyük yerleşim yeri ise Konya’dır. Kent eskiden beri çevresinin kültür, ticaret ve turizm merkezi durumundadır. Diğer yerleşim yerleri ise Akşehir, Çumra, Ereğli, Ilgın ve Cihanbeyli’dir.

Tarım ve hayvancılık:

Bölümde en önemli geçim kaynağı tarımdır. En çok buğday, şeker pancarı ve arpa üretimi yapılır. Bölüm ülkemizdeki buğday üretiminin önemli bir kısmını karşılar. Hayvancılık da önemli bir ekonomik faaliyettir. Geniş bozkır alanlarında koyun ve tiftik keçisi üretimi yaygındır.

Sanayi:

Bölümdeki sanayi kuruluşlarının büyük kısmı Konya’da toplanmıştır. Burada şeker, un, irmik, bisküvi, makarna, çimento, dokuma, makine ve tarım aletleri sanayii gelişmiştir.

Turizm:

Bölümün başlıca turistik değerleri; Selçuklu ve Osmanlılardan kalma çok sayıda tarihî eserlerdir.

Konya’daki Karatay Medresesi, Konya Kalesi ve Mevlâna Müzesi ile Akşehir’deki Nasrettin Hoca Türbesi bu eserlerdendir.

http://www.hazircevap.net/node/496

 
Yorum yapın

Yazan: 23/06/2012 in Anasayfa, Gündem, Tarih

 

Etiketler: , , , , ,

AFFETMEK

Af, bağışlamak, günahkâr kimse hakkında lâyık olduğu muâhezeyi, bir lutufkârlık olarak terk etmektir.

Müsâmaha ise, görmemezlikten gelmek, bir husûsta suûbetle (zorlukla) değil, rıfk-ı suhûletle (yumuşaklılık ve kolaylıkla) muâmele etmek mânâlarına gelir.

İnsanoğlunun beşeri hislerden tamamen tecrîdi (kurtulması) mümkün olmadığı için zaman zaman elinden bazı hatalar sâdır olmakta (çıkmakta) ve daha sonra pişman olup incittiği kimseden af talep etmektedir. Îmân sahasında kemâle ve fazîlette yüksek bir hale sâhip bulunan Müslümanlar af yolunu tercih etmelidirler.

Af ve müsâmahanın zıddı olan öfke ve intikam, nefsi emmâreyi tatmîn ederse de Rabbimizi râzı etmez. İslâm cezâyı meşrû görmekle beraber Mevlâmız bizlere affetmeyi telkin eder. Âyet-i Kerimeleri’nde meâlen şöyle buyurur:
“Kötülüğün karşılığı ona denk bir kötülüktür (bir misillemedir.) Fakat kim affeder ve uzlaşırsa mükâfâtı Allah’a âiddir.” (Sûre-i Şûrâ 40)

Af yüce bir gâyeye vesiledir ki, bu gâye kalp kazanmak, insanlar arasında yakınlık meydana getirmektir. Müsâmaha gösteren müsâmahaya mazhar olur. Bu ise ferd ve cemiyeti huzur ve mutluluğa götürür. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurur: “Eğer siz (küçüklerinize) müsâmaha gösterirseniz, (büyüklerinizden) müsâmaha görürsünüz.”(Feyzü’l-Kadir, 1/512)

Tarih tekkîk edilecek olursa suçu affetmekle alâkalı pek çok vâkıâya tesâdüf edilir. Bilhâssa Peygamberlerin nezîh hayatları bu gibi fazîlet nümûneleri ile doludur. Allah’ı inkâr eden ve insana acıması bulunmayan nice kimseler, yine de ondan af ve müsâmaha ile muâmele görmüşlerdir.
İntikâmın zevki nihayet bulur. Fakat, affın neşvesi nihâyet bulmaz.

Ancak af her şeyi bağışlamak değildir. Affın, ölçüsü kaçırılarak suça teşvik edici bir hâle getirilmemelidir. Yine müsâmaha göstermek de, tekâsül, (tembellik) aldırmamak, vurdumduymazlık, dikkatsizlik şeklinde olmamalıdır.
Yapılacak en güzel iş: “Af cânibinde hatâ, ukûbette hatâdan efdaldir”. Yani, afvederken hata etmek, cezalandırırken hataya düşmekten ehvendir. (Taşköprülüzâde, Mevzûâtü’l-Ulûm 1/97) kaidesini unutmadan ölçülü hareket etmektir.

http://www.unutulmaz.net/node/6

 
Yorum yapın

Yazan: 07/04/2012 in Anasayfa, Gündem, Tarih

 

Etiketler: , , , , , ,

Kösem Sultan hakkında yazılanlar ne kadar doğru

Osmanlı hanedanında Efsaneleştirilen iki büyük valide sultan var..

Bunlardan birisi aşkı ile Hürrem Sultan..

Diğeri de yönetimdeki aktifliği ile Kösem Sultan..

Hürrem Sultan hakkında yazılan çizilen bir çok şey artık herkesce malum. Bir taraf gözlerini kapayıp amansızca hürrem sultan düşmanlığı yaparken diğer taraf durun ne oluyor demekten kendini alamıyor..

Peki ya Kösem Sultan.. Kösem Sultan hakkında yazılanlar doğru mu peki?

İftira mı atılıyor yoksa? Kösem Sultan haklımıydı? Ya da ne kadar haklıydı?

Ya Kösem Sultan koca bir imparatorluğun devamlılığı için sigortası olmuş ise..

Yönetimdeki etkinliği tartışmasız bir gerçek. Fakat ne kadar etkin?

Aldığı bu rolünde kötü bir karakter mi? Yoksa vatan aşkı ile yanıp tutuşan bir karakter mi?

Dönemin şartları ve süreçler çercevesinde yapılaceğinin en iyisi mi yapmış yoksa?

Kösem Sultan kimdir?

Tüm dünyaca bilinen şahaser Sultan Ahmed camisini yaptırtan osmanlı padişahının cariyesi değilmiydi?

Kösem Sultan hakkında yazılan yüzlerce binlerce bilgi kirliliğinde entrikacı yazarların iddialarının aksine yaptığı hiç mi iyi birşey yoktu..

Hürrem Sultan hikayesinde olduğu gibi Kösem Sultam konusunda da taraflı davranıldığı ve asıl gayenin osmanlı düşmanlığını körüklemek olduğu bir gerçektir..

Olayları bir de bu açıdan bakmak gerekir..

http://www.kosemsultan.com

 
Yorum yapın

Yazan: 20/02/2012 in Diğer, Gündem, Tarih

 

Etiketler: , , , , ,

Bir Saltanat Değişikliği

Bir Saltanat Değişikliği

318 yıl evvel 8 Kasım 1687 Cumartesi günü Sultan Dördüncü Mehmed, hal edilmiş tahtan indirilmiş, aynı gün kardeşi İkinci Süleyman cülûs etmiş, tahta çıkmıştır.

“Avcı Sultan Mehmed” diye de anılan Dördüncü Mehmed, tarihimize yanlış olarak “Deli” diye geçen Sultan İbrahim’in (1640-1648) büyük oğludur. 1/2 Ocak 1642 Çarşamba/Perşembe gecesi Turhan Hatice Sultan’dan doğmuş ve 8 Ağustos 1648’de yedi yaşının içinde tahta çıkmış, onun böyle çocuk yaşta cülûsu dolayısıyla ninesi Mahpeyker Kösem Sultan da (ölümü 1651) saltanat nâibesi olmuştur!. Kocası Sultan Birinci Ahmed’in vefatından (1617) beri kınalı parmaklarını şahsî çıkarları uğruna devlet işlerine sokmaktan usanmayan, dört pâdişah devrinde (I. Mustafa, II. Osman/Genç Osman, IV. Murad, Sultan İbrahim her kirli ve karanlık işte boy gösteren, nihayet torunu Dördüncü Mehmed’i zehirlemeye teşebbüs eden Kösem Sultan 1651 yılının 2/3 Eylül Cumartesi/Pazar gecesi Topkapı Sarayının Harem Dairesi’nde öldürülmüş, böylece Devlet bu kadının şerrinden kurtulmuştur.

http://www.kosemsultan.com/

 –  – 

 
Yorum yapın

Yazan: 10/02/2012 in Anasayfa, Gündem, Tarih

 

Etiketler: , , ,

Evlat katlini dinsizlik görenlere

Evlat katlini dinsizlik görenlere

Bazı çevreler osmanlıyı karalamak için evlat katli mevzusunu dinsizlik olarak görmeye çalışmaktalar.

Kendi evladını bile kıyan bu insanlar için dindar demeyin diye söylenmekteler.. Neymiş efendim katliammış..

O tür insanlar islam dinini ne kadar yaşıyorlar ki islam dinin hükümlerini sorgulasınlar.. Namaz abdest ibadet olmadan islam devleti liderlerini sorgulamak onların haddine mi?

Onlara şöyle demek lazım:

Öldürmekten bahsediyorsunuz. Peygamber efendimiz bedir,uhud, hendek savaşlarında gül mü dağıttı? Kurduğu islam devletinin devamlılığını sağlayabilmek için gerek görüldüğünde SAVAŞ’tı ve öldürmeyi de göze aldı..

Sizin zihniyetinizde olan kurban bayramını da katliam olarak görürler..

Gerçekten de öyle değil mi?

Onlar da bal gibi biliyor evlat katlinin o dönemki gerekliliğini ama niyet üzüm yemek değil ki.. Tıpkı beyaz kırmızı eti bol bol tüketirken kurban günü kesilenler için katliam diye feryat etmeleri gibi..

Onlar bunları derken yılbaşında da hindi kesmeyi asla unutmazlar..

http://www.empoze.net/node/37

 
Yorum yapın

Yazan: 10/02/2012 in Diğer, Gündem, Genel, Tarih

 

Etiketler: , , ,

Eğitim lafla olmuyor

Çevrede her ne yaşanırsa yaşansız çözüm hep EĞİTİM deniyor.. Sorun ise eğitimsizlikten deniyor..

Bunu gün geçmesin ki duymayalım. Her tv programında, köşe yazısında bir tartışmada vs. vs.

Bütün sorunların üzerinden eğitim ile mi aşacağız acaba?

Yoksa bütün sorunların altındaki suçlunun eğitimsizlik olduğunu vurgulamakta ayrı bir eğitimsizlik örneği mi?

Olaylara neden bu kadar kısır ve dar çerçeveden bakıyoruz.!

Bugün ilk okuldan liseye ciddi bir mecburi eğitim süreci var. Hatta üniversiteler insan kaynıyor..

Peki bu kadar büyük bir eğitim seferberliği varken, insanlar hala nasıl eğitimsiz oluyor?

Biz suçlu alıyoruz ve suçu üzerimizde aramak yerine bir yere havale ediyoruz.

Suçlu ya irtica, ya gericiler ya da eğitimsizlik.. Ha bir de yobazları unutmamak lazım. Bu ülke hep onlar yüzünden geri kaldı değil mi?

Eğitim üzerine suç bindirerek olmuyor.. zaten 11 yıl mecburi ekmek elden su gölden eğitimini almıyor mu öğrencilerimiz? Dersanelere tonla para yatırılmıyor mu?

Lafla peynir gemisi yürümüyor. Biryerde birilerini suçlamakla meşgul olacağımıza biz ne yapıyoruz bunu sorgulama zamanı gelmedi mi?

Kendi sorumluluğumuzu görme zamanı gelmedi mi? Herşeyi birilerinden beklemeye, her olaydu sucu başkalarına atma hastalığımızı bırakma zamanı gelmedi mi?

Doğru biz ne kadar eğitimliyiz?
Kime göre eğitimliyiz?
Kime göre aydınız ya da çağdaşız?

Aynaya bakma zamanı gelmedi mi?

http://www.yobaz.net/egitim/egitim-lafla-olmuyor.html

 

 
Yorum yapın

Yazan: 27/08/2011 in Gündem, Genel, Tarih

 

Etiketler: ,

Zekatının ana şartları

Zekatın bağlı olduğu ana şartlar nelerdir?

Zekat vermenin farz olabilmesi için bir takım şartlar vardır. Bu şartlar genel olarak 3 ana grupta incelenmektedir.

1. Zekatı verilmesi gereken mallar, eşyalar, gayrimenkuller ve bunlara ait hüküm ve şartlar

2. Zekat vermenin farz olabilmesi için, zekatı verilecek mal ya da parayı sahip olduktan sonra geçen zaman

3. Zekatı verebileceğimiz insanlar ile zekatın verilemiyeceği yer ve şahıslar.

Zekat kısaca bu üç ana madde üzerinde değerlendirilmelidir. Ve tarih boyunca islam alimleri bu konulardaki tüm sorulara cevaplar vermişlerdir. Sitemizden her ayrı konu için sorulara cevaplar bulabilirsiniz.

 
Yorum yapın

Yazan: 19/08/2011 in Gündem, Genel, Tarih

 

Etiketler: , , ,

Gülfem hatun ile kanuni sultan süleyman dertleşiyor

Gülfem hatun kanuni sultan süleyman han’ın eşlerinden biridir.

çocugunu kaybettiği için gözden düştüğü rivayet olunur..

muhteşem yüzyıl dizinde hatice sultanın yanında yardımcı olarak durmaktdır

kanuni sultan süüleyman ile gülfem hatun haremdeki gidişatı dertleşiyor..

http://www.hurrem.net/muhtesem-yuzyil-dizisi/gulfem-hatun-ile-kanuni-sultan-suleyman-dertlesiyor.html

 
Yorum yapın

Yazan: 21/04/2011 in Diğer, Gündem, Tarih

 

Etiketler: , , , , ,

Hürrem Sultan ile leo bulaşacak mı

Birden leo diye biri peydah oldu. Neymiş hürrem sultanın exaşkıymış.. Çocukluk aşkı..

Bizim ressem leo istanbula gelir ve alexini araştırmaya başlar.

diziye hava katmak için böyle bir kurgu uydurulduğu kesin..

Tarihte leo falan filan böyle bir karakter yoktur yaşamamıştır.

Klasik türk filmlerinin atmosferini muhteşem yüzyıl dizisinde de görmekteyiz.

15. bölümde onları aynı ortama getirmeyi planlıyor olmalılar..

http://www.hurrem.net/muhtesem-yuzyil-dizisi/hurrem-sultan-ile-leo-bulasacak-mi.html

Hürrem Sultan ile leo

 
Yorum yapın

Yazan: 20/04/2011 in Gündem, Tarih

 

Etiketler: , , , , ,

Mehmet Ayas Paşa Kimdir hayatı

Arnavut olup Spandoni ve Venedik elçisi Bragadin, Epir sahilinde ve Avlonya nın güneyindeki Himara’da doğmuş olduğunu yazmaktadırlar.

Ayaş Paşa, harem-i hümâyundan yetişmiş, yeniçeri ağalığıyla saraydan çıkmış, Kastamonu sancakbeyi ve daha sonra beylerbeyi, vezir olup ikinci vezir iken İbrahim Paşa’nın katli üzerine 942 H. (1536 martında) vezir-i âzam olmuştur

Mısırın alınmasında önemli hizmetler görmüş ve Tomanbay’ı ele geçirmiştir. Kanuninin bütün seferlerine katılmıştır.

Ayas Mehmet Paşa Kanuni Sultan Süleyman saltanatı döneminde 1536-1539 yılları arasında sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

Preveze zaferi onun sadrazamlığı döneminde kazanılmıştır. Ayas Mehmet Paşa 1539’da makamında vebadan eceliyle ömüştür.

Ayas paşanın Vize Saray dolaylarında geniş toprakları ve ormanları vardı. sarayda camisi, okulu, medresesi, imareti, ve hamamı olan bir külliye yaptırmıştır. Mallarını bu külliyeye vakfetmiştir.

İstanbul Fındıklıda sadrazam Ayas Paşa’nın havuzlu, bahçeli bir konak inşa ettiği bilinmektedir. Ayas Paşa orta derecede, mutedil bir hükümet başkanı olup bulduğu idareyi bozmamıştır; değerli ve başarılı kumandanlardandı.

Bugün Gümüşsuyu’nun güneybatısında kalan semte adını vermiş olan Ayas Paşa’nın bu konağı ile ilgili 1526 tarihli bir belgede bu yapıdan bahsedilmektedir.

1530 yılında İstanbul’a gelen Arap gezgin Gazzî de, paşayı burada ziyaret ettiğini yazmaktadır.

http://www.hurrem.net/kanuni-donemi/ayas-mehmet-pasa-kimdir-hayati.html

 

 
 

Etiketler: , , , , , ,

Pargalı ibrahim hürrem sultandan ne isteyecek

Pargalı ibrahim hürrem sultandan ne isteyecek

Pargalı ibrahim hürrem sultana atılan iftiradan kurtarmak için ne isteyecek?

muhteşem yüzyıl dizisinin 14. bölümü tam burada bitiyor..

15. Bölümde isteği belli olacak

Büyük ihtimalle kendi emirlerinden dışarı çıkmamasını isteyecek!

http://www.hurrem.net/muhtesem-yuzyil-dizisi/pargali-ibrahim-hurrem-sultandan-ne-isteyecek.html

 
Yorum yapın

Yazan: 13/04/2011 in Anasayfa, Diğer, Genel, Tarih

 

Etiketler: , , , , , , , ,

HATTAT MEHMED ESAD YESÂRİ

İstanbul’da, sağ tarafı inmeli olarak dünyaya geldi. Sağ eli, hiç tutmaz haldeydi. Bu yüzden yazıyı sol eliyle yazmaya çalışırdı. «Solak» mânâsına gelen «Yesâri» lakabını bu sebeple aldı.

Babası, Şeyhülislâmlık danışmanlarındandı. Oğlunu, meşhur hat ustası Şeyhülislâm Veliyüddin Efendiye götürdü. O ise, çocuğun felçli haline bakarak «bu işi yapamaz» diye reddetti.

Bunun üzerine baba-oğul, başka bir kapıyı çaldı. Bu usta, Seyid Mehmet Dedezâde idi. Derviş tabiatlı hattat; kimseyi kırmak, incitmek istemezdi. Çocuğun haline bak-tı. Güzel yazı yazabileceğine aklı yatmadı. Ancak boş çevirmek de istemedi. Hat çalışması için meşk verdi. «Buna benzet de, bana getir!» dedi.

Çocuk, iki ay uğraştı. Sonra hocasına bir takım yazılar getirdi. Bunlar, Dedezâde’ninkilerin aynı gibiydi. Ünlü hoca, çocuğun kopya çektiğini zannetti. Bir kere de gözü önünde yazdırdı. Titrek ellerin, aynı sanatı ortaya koyduğunu gördü. Bu gerçek karşısında şaşırıp kaldı. «Bu, sana Allah vergisi bir kabiliyet!» diyebildi.

Yesârî, kısa zamanda başarıya ulaştı, İcazet alma zamanı geldi. Komisyonda Veliyüddin Efendi de vardı. Bu genç hattatın yazılarını görünce hayran kaldı. Onu reddettiğini hatırladı. Gözlerinden yaşlar boşandı. «Bu çocuğun hocası olma şerefine erecektim. Bilemedim.» diye hayıf-landı. Sonraları da onun halini ve sanatını «Cenâb-ı Hak bu zâtı, bizim kibirli burnumuzu kırmak için göndermiş..» sözleriyle takdir ederdi.

Yesârî, «Yesârîzâde» diye anılan oğlu Mustafa İzzet Efendi‘den Başka bir çok hat ustası yetiştirim. Çok güzel eserler bıraktı. Vefatında Fatih’e defnedildi.

www.sanatokulu.com

 
Yorum yapın

Yazan: 27/03/2011 in Diğer, Gündem, Genel, Tarih

 

Etiketler: , , , , , ,

Tarihte ve günümüzde fizan ve libya

Biz ıraklığı, uzaklığı ifade eden “Fizan” kelimesini, genellikle coğrafi olarak nereyi tarif ettiğini bilmeden kullanırız. Gerçekte de Fizan, dünyanın en ırak, ulaşılması en güç ve en izole yerlerinden biridir. Hatta dilimizde “Fizan’a kadar yolun var!” sözü hala yaygın olarak kullanılmaktadır. Sürgün denince akla Fizan veya Yemen gelir. Bu kelimeler söylenince de sürgün…

Osmanlı döneminde, kervanlarla Fizan’a Trablusgarp’tan en az 30 günde ulaşılabiliyordu. Fizan’ı anlamak için öncelikle Libya’yı ve çölü iyi bilmek gerekiyor. Bu iki kelimenin birbiri içine geçmiş olduğunu ancak bu bölgeye gidince anlayabiliyorsunuz. Neyse ki biz sürgün olarak değil, gezmek için gidiyoruz Fizan’a. Aslında Fizan, Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp eyaletine bağlı bir sancak merkeziydi.

Bugün Libya’nın güneybatısında bir eyalet olan Fizan’a Araplar da Fezzan diyorlar. 1551’de Osmanlı topraklarına katılan bu yer, 1911’de Italyanların Trablusgarp’ı işgali sonrasında onların eline geçti (1912). 1943’ten sonra ise bölgede Ingiliz-Fransız hâkimiyeti basladı. Birleşmiş Milletler, 1949’da Libya Krallığı’nı ilan etmesi ile Senusi tarikatının Ingiliz yanlısı önderi Sidi Muhammed Idrisi 1950’de kral seçildi. Muammer Kaddafi öncülüğündeki Özgür Subaylar Hareketi 1969’da darbeyle bu krallığa son vererek cumhuriyeti ilan etti.

Libya, Türkiye’nin iki misliden fazla yüzölçümüne (1 milyon 757 bin km²) sahip bir ülke. Başkent Trablus’tan sonra ikinci önemli şehri Bingazi. Yaklaşık 6,5 milyonluk ülke nüfusunun çok büyük kısmını Arap ve Berberiler teşkil etmekte. Halkın büyük bir kısmı, uzunluğu yaklaşık 2000 km’yi bulan Akdeniz sahili boyunca dağılış gösteriyor. Sahil boyunca Akdeniz iklimi görülürken, ülkenin iç kısımlarında oldukça sıcak ve kurak bir iklim görülmektedir.

Bu büyük ülkenin ancak %2’si tarıma uygun durumda. Başkent Trablus’ta oldukça fazla Türk eseri görmek mümkün. Özellikle eski şehrin olduğu kısımda Türk eserleri canlılığını hala koruyor. Turgut Reis Türbesi, Türk İlköğretim Okulu ile Kapalı Türk Çarşısı, pek çok camii ve kale, eskinin izlerini taşıyor. Bunlar arasında en etkileyici olanı kuşkusuz Turgut Reis Türbesi. Osmanlının o muhteşem komutanının türbesi ne yazık ki kötü bir görüntü sergiliyor. Mezarın üzeri büyük bir Türk bayrağı ile kaplanmış. Ancak bayrağın üzeri, dökülen boya ve sıva parçalarıyla kaplı. Bir zamanların o kudretli devletinin kudretli komutanının türbesinin bu kötü hali, gören herkesi derinden etkiliyor.

Özellikle Trablus’ta Osmanlıdan kalma pek çok Türk aile yaşıyor. Bunlar hala dedelerinin soyadlarını kullanıyorlar ve görünüşlerinden de kolayca Türk oldukları anlaşılabiliyor. Sebha, ülkenin çöl bölgesinde yer alan yaklaşık yüz bin nüfusa sahip bir şehir. Fizan eyaletinin başşehri. Insan, çölde nasıl yaşanabildiğini ancak burada anlayabiliyor. Sebha, Trablus’tan otobüs ile yaklaşık dokuz, uçak ile bir saat uzaklıkta yer alıyor. Şehrin girişinde, küçük bir tepe üzerinde Osmanlı kalesi bulunuyor. Halen askeri bölge olan kaleye gidemiyor ve uzaktan bakmakla yetiniyoruz.

Şehrin kenarlarında hayvan yemi yetiştirilen küçük yeşil tarlalar mevcut. Yoncaya benzer bitkiler, hayvancılıkta yem olarak kullanılmak amacıyla, modern sulama yöntemleriyle yetiştiriliyor. Ancak ilginç bir durum, hemen dikkatimizi çekiyor. Tarlaların etrafı yaklaşık 2 metre boyunda hurma dalları veya bölgede yetişen diğer bitkilerin kuru dallarıyla sıkıca kuşatılmış. Rehberimiz bunların tarlaları çöl fırtınaları esnasındaki kumlardan korumak amacıyla yapılmış çitler olduğunu söylüyor.

Bölgenin önemli gelir kaynaklarından biri hurma yetiştiriciliği. Şehrin kenarlarında hurma bahçelerine sıkça rastlanıyor. Gerçekten Libya hurmaları oldukça lezzetli. Bölgede oldukça zengin petrol yatakları mevcut. Öyle ki, bazı yerlerde yaklaşık üç yüz elli metre derinlikten petrol çıkartılabiliyor. Petrolden vergi alınmadığı için, petrol ürünleri burada çok ucuz: Hemen hemen bizdekinin 15’te biri kadar fiyata benzin alabiliyorsunuz.

Gabar Oun adı verilen tuzlu vaha göllerinin bulunduğu turistik bölgeye ancak 4X4 arazi araçlarıyla gidebiliyoruz. Sebha’dan yaklaşık olarak iki saat süren bir yolculuktan sonra vadiye ulaşıyorsunuz. Çöl, kum ve vadi… Hepsini burada bir arada bulabiliyorsunuz.

İncecik, yumuşacık kumlar arasında tuzlu küçük bir göl. Etrafında hurma ağaçları ve eski bir köy. Ancak filmlerde görebileceğiniz bu manzaranın tam ortasında bulunmak, insana çocuksu bir heyecan veriyor. Değişik satıcılar ve küçük lokantalar mevcut burada. Sadece Libyalı değil Çad ve çevre ülkelerden satıcılar da buluyor. İsteyen yüzerken, isteyen de kum sörfü yapıyor bu vadide. İlk defa bir Toğereği de burada görüyorum. Çölü yaşamak isteyenler için, susuzluk, sıcak ve yorgunluğuna rağmen görülmesi gereken bir yer burası.

fizan.net

 
Yorum yapın

Yazan: 27/03/2011 in Diğer, Gündem, Genel, Tarih

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

CENNET VATAN

Maliye eski memurlarından Trabzonlu Ragıb Efendi’nin hâtıratından:

Bir tarihte Fizan muhasebeciliğinden ayrılarak Trablusgarb‘a geliyordum. Yolda sıtmaya tutuldum. Bir gün, çölün ortasında, kızgın kumlar içinde çadır kurdurup bitab bir halde yattım. Bir aralık deveci, yanıma gelip yatağımın baş ucuna oturdu. Hatırımı sordu. Dedim ki:

– Bir taraftan hastalığın ateşi, bir taraftan güneşin, kumların harareti vücudumu cayır cayır yakıyor. Çölün bir gökyüzü, bir kumdan ibaret manzarası da canımı pek fena sıkıyor! Ah, sen bir kere bizim memleketi görsen! O iki tarafı ağaçlı yollar, o zümrüt gibi dağlar, ovalar, ormanlar! O türlü türlü yemiş ağaçlarıyla, sebzelerle dolu bağlar, bostanlar! İki adımda bir buz gibi soğuk, şerbet gibi tatlı akarsular; her taraftan misk gibi çiçek kokuları getiren rüzgar ise adeta insana hayat verir!…

Adam sözüme inanamayıp dedi ki:
– Hey efendi! Galiba rüya görüyorsun. O senin dediklerin dünyada değil, Cennet’te olacak şey!…

fizan.net

 
Yorum yapın

Yazan: 27/03/2011 in Diğer, Tarih

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

ANCAK KADAVRAMIZ PAYLAŞILIR

Sultan Abdülhamid Hân (rh.), 1896’da görüşme talebinde bulunan Siyonizmin kurucusu Dr. Thedor Herzl’e, kendisinin de ajanı olan New-linsky vâsıtasıyla şunları söyler:

“Mösye Herzl sizin arkadaşınız olduğuna göre, benim de dostum demektir; kendisine bu meselede artık hiç bir teşebbüste bulunmamasını öğütleyiniz. Benim bir karış toprak vermem bahismevzuu olamaz.

Zira istenen toprak bana ait değildir. O milletime aittir. Bu devleti kuran ve kanıyla besleyen milletime… Herhangi birisine vermek veya bizden koparılmasına râzı olmaktansa, yeniden kanımızla yıkamayı tercih ederiz.

“Benim, Suriye ve Filistin’den gelen iki alayım Plevne’de son neferine kadar şehid oldular. Türk İmparatorluk toprakları bana değil, Türk Milleti’ne aittir. Bu imparatorluğun hiç bir parçasını hiç bir kimseye veremem. Yahûdiler şimdilik milyarlarını biriktirsinler. Kimbilir, birgün bu imparatorluk paylaşılırsa onlar da istediklerini belki de bir şey ödemeden elde edebilirler. Fakat ancak kadavramız paylaşılır, canlı vücuttan parça koparılmasına müsaade etmem.”

Bu sözler karşısında Herzl’in hâtıralarına kaydettiği satırlar çok dikkat çekicidir.:

“Sultan Abdülhamid’in gerçek bir devlet adamı büyüklüğünü aksettiren bu sözleri, her ne kadar o an için bütün ümitlerimi söndürse de, bana çok tesir etti ve heyecanlandırdı. Ölümü ve paylaşılmayı kabul eden bu kadercilikte trajik bir güzellik vardı ve madalyonun öteki yüzünde ise, son nefese kadar mücâdele irâdesini gösteriyordu.”

Herzl, o kadar irâdeye hayrandır ki, yine hatıralarında, “…şimdi hayat bir irâdedir fikrindeyim” der.

Aslında Sultan Abdülhamid’de “kadercilik”olarak gördüğü şey irâdenin iflâsı değildir…

Kaderciliğin her şeye rağmen, netice ne olursa olsun, gerekenin yapılması tarzında tecellî eden şeklidir ki, bu ancak inanmış irâdelerin harcıdır.

Herzl, bunu anlamadan Sultan’ın irâdesini takdir etmektedir.

(Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl’in Hâtıraları ve Sultan Abdülhamid, s. 14-15)

fizan.net

 
Yorum yapın

Yazan: 27/03/2011 in Anasayfa, Diğer, Genel, Tarih

 

Etiketler: ,

Hürrem Sultan Hikayesini kim uydurdu?

Hürrem Sultan, Osmanlının mihenk taşı, her kim ki hürrem sultan aleyhinde konuşuyorsa ya cahildir ya da osmanlı düşmanıdır.

Madem siz böyle diyorsunuz, Hürrem Sultan hakkında bu kadar uydurulan hikayeler nereden geliyor diye sorgulayanlar olabilir.

Evet birileri oturup tarih adına masa başında belgesiz yüzlerce iddialarda bulundular. Kendi çaplarınca seneryolar yazdılar. Türk kamuoyunda hürrem sultan saltanatı diyerek ilk iftira kampayanasına başlatan isim Ahmet Refik Altınay..

1881 beşiktaş doğumlu olan refik altınay, 1937 yılında 56 yaşında iken öldü.

116 civarında kitap yazmıştır. Tarih kurumlarında başkanlık yapmış, öğretmenlik yapmış ve asker kökenlidir. Yazdığı tarihle alakalı çalışmaları sonraki baskılarda değiştirmesi ile meşhurdur.

Ve ne yazık ki bugün beyinlere işlemiş olan hürrem sultan hakkındaki iftiraların kaynağı da Ahmet Refik Altınay. Kadınlar Saltanatı diye kitabı vardır. Sultan ikinci abdulhamid han’a suikast yapan ermenileri kahraman olarak görecek kadar milletine düşman bir kişidir..

 
Yorum yapın

Yazan: 26/03/2011 in Anasayfa, Diğer, Genel, Tarih

 

Etiketler: , , , ,

Pargalı ibrahim neden yakalanılıyor

Padişah pargalının odasında gördüğü mektup ile küplere biniyor..

Mektupta “kadere isyan” sözcüğü geçiyor..

Padişah derhal huzuruna yakalanıp getirilmesini istiyor

burada

-> Aşkını anlamış olabilir, onu sorgulayabilir
-> Kadere isyan sözcüğünden dolayı sorgulanabilir
-> Piri mehmet paşa ile sadrıazamlık (başbakan) konuştu bu mevzu dile gelebilir

hurrem.net

 
Yorum yapın

Yazan: 24/03/2011 in Diğer, Gündem, Tarih

 

Etiketler: , , , , ,

Pargalı ibrahim paşa neden idam edildi

Muhteşem Süleyman, adı süleyman dönemi de muhteşem olunca onu sahiplenmek isteyen çok olacaktır..

Henüz atalarının midelerinde vitamin bile olamamış ideoloji ve gruplar bile pargalıyı bir şekilde kendileri ile özdeştirmeye kalkışabilecektir..

Kalkışmaktalar da..

Pargalı ibrahimin idamı ve idamına gelen süreçte en çok konuşulan mevzulardan birisidir.

İddialar:

1. grup; Hürrem Sultan‘ı entrikacı olarak gören sınıf hürrem sultan ile bağdaştırıp, pargalının ayağını hürrem sultan kaydırdı deyip bunu destekleyici iddialar ve delilleri toplamakla meşguller

2. grup; Avrupa menşei gizli güçlerle bütünleştiren kesim var. Pargalının aynı menşei tarafından yetiştirilip osmanlıya yerleştirildiğini düşünmekteler ve bunu destekleyici seneryolar oluşturma derdindeler

3. grup; Pargalının inanç olarak zayıfladığı ve itikadi anlamda sapkınlıklar yaşadığını düşünmekte. Bunun için döneminden deliller getirtmekte..

Ağırlıklı olarak bu üç grup arasında gelgitler yaşanmakta. Eğer sebatay sevi pargalıdan önce gelmiş olsa idi dördüncü bir grup daha ortaya çıkacak ve pargalı ibrahimin gizli sebataist olduğunu ve bu yüzden idam edildiğini iddia edecekti.. Ne yapalım tarihler uyuşmuyor. Onlar da şanslarına küssünler.

Güneşin doğduğu yerde karanlığın hükmü yoktur. Kanuni Sultan Süleyman dönemi bir güneş ise yukarıdaki 3 ayrı karanlığında varlığı imkansızdır.

Batılı elçiler yazmış olabilir. Ya da tarihi bazı vesikalar sanki yukarıdaki iddialardan birilerini haklı çıkarıyor gibi gösteriyor olabilir. Onlar sadece ustaca oynanmış illisyondan ibaret tarihi aldatmacan ibaret..

Güneşin gökyüzüne en aydınlattığı dönem ve her taraf pırıl pırıl. Sanki osmanlı o güne kadar kimseyi idam ettirmemiş. Sanki osmanlıda hiç böyle hadiseler yaşanmamış ilk ve son defa yaşanıyormuş gibi atılıp tutuluyor..

Genç yaşta hızla yükselmesin belli bir yetki ve güce ulaşmış olması hatta padişaha damat olması vs. vs.

Bunların hiç biri o dönemin karanlık avrupasından planlanabilecek kadar ustaca ve hatasız plan olamıyacağı gibi tamamen tesadüf eseri de değildir. Azim çaba gayret ve en önemlisi bir firaset örneğidir.

Kendi öz evladını bile devletin bekası için feda eden bir lider damatını mı afedecek sanıyorsunuz. İdam şekli vs bakılırsa sadece devletin bekası ve teb’anın sadakatının tesisi için verilmiş bir karar şekli olduğunu ortaya koymaktadır..

Binlerce pargalı ibrahim bulunabilir ancak toplumun sadakatı bağlılığı bir kere kırılırsa o devletin ayakta durması imkansızdır.

Yukarıdaki üç maddede yer alan özellikle ikinci ve üçüncü nedende geçen nedenler pargalıda olmasada bu karakterdeki kişilerin çıkardığı fitne ve fesat bir devlet adamını başından etmiştir..

Yani münafıklar. İmparatorluk içinde üstdüzeyde belli bir güce sahip olamayan, maddi menfaat içinde olan ya da dış devletlerin güdümündeki kişilerce yayılmaya çalışılan fitne fesat ve asılsız iddialarla toplumda sarayın itibarını zedeleme ve gizli bir itaatsizliği doğurma mücadelesinin ürünüdür.

Yani:

1. Pargalı inanç olarak bir sapkınlık içinde olmasada gerçekte inanç olarak sapkın ve münafık kişilerce devlete olan güveni zedelemek için çıkarılmış dedikodular

2. Pargalı’nın devletine olan sadakatinden şüphe olmamasına rağmen farklı güçlere hizmet eden toplum içindeki casuslarca çıkartılmış yalan haber ve fesat

Bu iki fitne yuvası toplumun devletine olan sadakatini zedeleyecek noktaya geldiği için verilen bir idam kararı..

Bugünkü tabiri ile Pargalı İbrahim Paşa asırlarca sürecek ve osmanlının çok kısa zamanda büyük güç kaybetmesine neden olacak HALK İSYAN’larının fitillenmesinin önünü kesmek için feda edilmiş kurbandır..

Devlete kimi malı ile kimi ile hizmet eder, bazen ölümler bile o devlete yapılmış en büyük hizmettir!

hurrem.net

 

 
Yorum yapın

Yazan: 20/03/2011 in Gündem, Tarih

 

Etiketler: , , , , , , , ,